Bayrak; kanla, canla bedel ödenerek tapusu alınan toprakların gökyüzünden bütün insanlığa vatan olarak ilan eden sesidir! Bayrak; vatan yapılan toprakların her karışında dalgalandırılan o toprakların her santiminin kimlik kartı, hürriyet meşalesidir! Bayrak; toprak parçasını vatan yapanların kanının rengi, ruhlarının bayrak olup o topraklara sahip çıkanları semadan selamlayışıdır! Bu topraklar için kan vermeyen, can vermeyen, ruhuyla bu toprakları sevmeyen, Türk ve Türklükten ürken, milletin birlik ve beraberliğinden rahatsız olan kanı ve geni bozulmuşların dediği gibi; vatan toprak, bayrak bez parçası değildir. Biz “Vatan sevgisi imandandır.” Düsturunu şiar ediniyor, dalgalanan bir bayrağın altında uyumayan toprak vatan, dalgalanan bayrağından rahatsız olan da insan değildir diyoruz! Yıllarca vatan, toprak; bayrak bez parçası deyip seccademi serdiğim yer vatandır diyenlere seccadenin serildiği yerle vatanın, bez parçası ile bayrağın farkını anlatamadık… Hz. Muhammed(Sav)’ in Mekke’den Medine’ye niçin hicret ettiğini, Medine’de toprak parçası üzerine seccadesini sererken niçin Medine etrafına hendek kazıp orada ve diğer yerlerde kılıç salladığını, doğduğu topraklara niçin yeniden dönerken orduyla döndüğünü, Mekke’nin fethinin Müslümanlara nasıl vatan yapıldığını kavratamadık! Vatan ve bayrak ana gibidir. Bayrağın gölgesinde, vatanın kucağında ana kucağında gibi uyunur. Vatan ve bayrak sevgisi aşk gibidir; tatmayan bilmez. Takıntı ve sıkıntı Türk’ün Anadolu’yu yurt tutuşundandır. Hazımsızlık Türk’ü Anadolu’dan atamayıştandır. Türk kimliğindedir. Çünkü bin yıldır İslam’ı en önde bu kimlik temsil etmektedir. Türk misafirperverdir… Kovulanı, dövüleni, hor görüleni insan olduğu için sevmiş, sevmekle de kalmamış başköşeye koymuş! Koymasına koymuş ta herkes de fıtratının gerçeğini yapıp Türk’e ve Türklüğe düşman olmuş! Son zamanlarda basında çıkan bayrak haberleri, bayrağa saygının ne hallere geldiğini göstermesi bakımından yeterlidir. “Teröristin cenazesinde lojmanlardaki bayraklar indirildi” “Türk Bayrağını branda yaptılar.” “Türk bayrağını mezeye süs yapıp çöpe attılar” gibi devam edip giden bayrak haberleri… Bir başka bayrak olayı da mücadeleyi müzakereye taşıyanların paçavralarının zırhlı devlet araçlarından, ambulanslara, hastanenin bahçesinden, tabutlarının üstüne kadar örtülüp devlete baş kaldıranlarında şehit ilan edilmesine sessiz kalınması… Herkes dünyayı kendi gözlüğüyle seyreder. Kanındaki asli cevherle değerlendirir. Bir tarihi tabloyla konumuzu noktalayalım. Zaman; Lozan konferansının toplandığı günlerdir(1923) Konferansa katılanlardan Rus delegesi  Hınçaklar tarafından suikast yapılacağı ihbarı alınır. Bunun üzerine tedbirler alan İsviçre makamları durumu. İ.Paşaya da iletirler. Bu durumu tarihçi Bilal Şimşir “BİZİM DİPLOMATLAR” adlı eseri Shf:174’de şöyle anlatır. “Lozan polis müd. Jaguiard, İ.Paşa’ya der ki: Paşa hazretleri, Ermeni çetelerinin size suikast yapacaklarını haber aldık, görevimiz sizi korumaktır. Ancak sizden bir ricamız var; önlem olarak konferans salonuna gidip gelirken otomobilinizden Türk bayrağının kaldırılmasını rica ediyoruz. Paşa teklifi kabul etmez ve “Ben burada Türk delegesi olarak bulunuyorum. Türk bayrağı benim arabamda kalacaktır. Burada bir suikaste kurban gidebilirim. Benden sonra bir başka Türk delegesi daha gelip, arabaya biner görevi tamamlar. Bin Türk delegesi bile kurban edilse bayrak yerinden kaldırılmaz, yerinde durur.”der. Bayrak; ipe asılan çamaşır bezi değildir.