İbadetler mal ile yapılanlar,beden ile yapılanlar,hem mal ile hem de beden ile yapılanlar olmak üzere üç kısımdır. Mal ile yapılan ibadetlerin başında “zekat” gelir. Öyle ki zekat İslamın beş şartından biridir. Zekat, malın belirli bir kısmını Müslüman olan fakire vermek demektir. Mal,hem maddi hayatımızda hem de ruhi hayatımızda büyük öneme haizdir.Onunla dünya hayatımızda azıklandığımız gibi ahiret hayatımıza da yatırımlar yaparız. Bu ibadetin verende,alanda, alan ve verenler arasında hem de zekatı verilen mal üzerinde olumlu etkileri olur.”Zekat” vereni üzerinde saygınlığı,hürmeti,güvenilirliği arttırırken, alanı üzerinde rahat nefes almayı sağlar. Zenginin servetine hased edilme yerine duacı olmasını temin eder. Zekatı verilen malda, malın çoğalmasına sebep olur. Zira Kur’an’da; “Eğer şükrederseniz elbette size ziyadeleştiririm.” Buyurulmaktadır. Ayrıca malın İlahi emniyet altına alınmasına vesile olur. Allah (C.C) malı, serveti meşru yollardan kazanılması şartı ile helal kılmıştır.Ayrıca kazanılma şekillerinden ve harcanması yollarından sorumlu tutmuştur. Peygamber (A.S) dan birisi sordu; “Ya Rasulellah, ben çok mal sahibiyim. Bununla ne yapacağımı, nasıl harcayacağımı bana bildir.” Cevaben buyurdular ki; “Malından zekatını ayırırsın. Çünkü zekat malı temizler. Akrabalarını gözetirsin, miskinlerin, komşunun ve sailin (isteyenin) hakkını tanırsın.” Yine zekat ve sadakaya işaretle buyurdular ki; “Yanı başında komşusu açken kendisi tok yatan (yaşayan) olgun bir mümin olamaz.” Zekat yapılıp yapılmaması isteğe bırakılmış bir yardım gibi değildir.Fakirin hakkı,zenginin mecburi olduğu bir görevdir. Kur’an’da şöyle buyurulur: ”Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır.” İslamın şartlarından biri olan, Kur’an’da iman ve namazdan sonra bunların peşi sıra ve pek çok yerde ismi geçen zekat, bir sosyal yardımlaşma sistemidir.Onunla fertlerin olduğu kadar toplumun dertleri tedavi edilir, ihtiyaçları karşılanır.Diğer yardımlaşma kurum ve kuruluşları ile birlikte,zengin ile fakir arasındaki dengesizlikleri gidermek suretiyle toplumda huzur tesis eder. Ayrıca, Kur’an’ın ifadesi ile; “Siz Allah için ne verirseniz Allah onun yerine daha iyisini verir.” Mealindeki İlahi müjdeye kapı açar. Aleyhisselam Efendimiz; “İslamiyetinizin tamamı malınızın zekatını eda etmenizdir.” ”Malının zekatını kim eda ederse ondan malının şerri gitmiş demektir.” ”Mallarınızı zekat ile koruyunuz.Hastalarınızı sadaka ile tedavi ettiriniz.” Buyurmaktadır. Demek oluyor ki bedeni ibadetlerimiz gibi mali ibadetlerimizin de hikmetleri çoktur. Zekatı verilmeyen malın içinde hak sahiplerinin hakkı söz konusudur. Hakka tecavüz ise haramdır. Harama riayet edilmesse malın elden çıkmasına,yok olmasına yol açar. Hem de ahırette onunla vücut dağlanarak azap çekilmesine sebep olur.Bu hak ateş olur boyunlara dolanır ki, hadisi şerifte geçen “Malın şerri” ifadesinden maksat ta bu korkunç sonuçtur. Zekat, dinen zengin sayılan (nisaba malik) akıllı, erginlik çağına girmiş, hür müslümanlar tarafından Tevbe Suresi 60.Ayette sınıfları belirtilen ihtiyaç sahiplerine verilen ferdi ve içtimai yardımlaşmadır. Zekat alma durumunda olmaları halinde kardeşlere, kardeş çocuklarına, amcalara, halalara, dayılara, teyzelere, bunların çocuklarına, diğer mahremlere, komşulara, kendi köylüleri gibi olanlara öncelik verilmesi daha güzel görülmektedir. Dinen zenginlikte (borç ve asli ihtiyaçların dışında)alt sınır, koyun ve keçilerde 40, sığırlarda 30, develerde 5, altında 20 miskal, gümüşte 200 dirhemdir.Sayı ve miktar artışlarında verilecek zekat miktarları da değişmektedir. Zenginliği oluşturan varlığın üstünden bir yıl geçmesi şarttır. Geniş bilgi için kitaplara ya da ehline müracaat edilmelidir. Zekat,fitre ve her türlü sadaka, sahibi için hayır vesilesidir.İçinde yaşanan cemiyet için de hayırlı bir iştir. Rabbimiz işlerimizi ve sonumuzu hayırlı eylesin! Amin.