Ahirette biçilecek olanların ekin yeri olan dünya hayatında, iyinin yanında kötünün , güzelin yanında çirkinin, inancın yanında inançsızlığın, şirkin yanında tevhidin, ilmin yanında cehlin velhasıl hep kaşıtın bulunduğu bir ortamda varlığımız ve yaşantımız söz konusudur. Bunun böyle oluşu da ilahi bir imtihandır. Kur’an-ı Kerim’in İbrahim Suresinde geçen “ Güzel söz ”,dalları göklerde, kökleri yerin derinliklerinde olan bir ağaca benzetilmektedir. Bu benzetmedeki güzel ağacın iki özelliği görülmektedir. Biri sağlamlığı, diğeri de verimli olmasıdır. Bu sağlam temelli ve verimli güzel ağaç hakkı temsil etmektedir. Tefsirlerdeki açıklamaya göre buradaki “Güzel Söz “ ‘den maksat Kelime-i Tevhid’dir. Nitekim bütün güzel sözlerin fiil ve davranışların kaynağı; “ La ilahe illallah “ hak sözüdür. Bu kaynaktan nemalanmayan söz, fiil ve davranışlar ise asılsız, gerçek dışıdır. Sözün güzeli Kelime-i Tevhid’dir, Kelime-i Şahadet’tir, Salat-u Selam’dır. En güzel söz Allah’ın Kelamı Kur’an’dır. Sözün güzeli yalan olanı değil doğru olanıdır. Arkada konuşulanı değil yüze konuşulanıdır. İftira atmak, çamur atmak, karalamak değil gerçek olanıdır. Olmayanı dillendirme değil, dile geleni söylemek değil ölçüp biçerek söylenenidir. Yıkıcı olanı değil yapıcı olanıdır. Küstürücü olanı değil barıştırıcı olanıdır. Tefrikaya düşüreni değil birleştirici olanıdır. Şeytani olanı değil Rahmani olanıdır. Sevgili Peygamberimiz ( s.a.s. ), bir hadislerinde Müslümanı anlatırken yaprakları düşmeyen ve her mevsim meyve veren benzetmesini yapar. Müslüman sözüyle, davranışlarıyla çevresine yararlı olur. Onun elinden ve dilinden insanlar emniyette bulunur. Anlaşılıyor ki güzel sözle birlikte davranışların da güzel olması gerekmektedir. İnsan konuştuğunda doğruyu konuşarak dilini güzelliğe alıştırmalıdır. Mevla tatlı dilli, güler yüzlü olmayı sever. Derler ki; “ Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır “.  Söz ile gönüller yapılabilir  ya da yıkılabilir. Önemli olan gönüller fatihi olabilmektir. Yüce Rabbimiz Musa ve kardeşi Harun ( a.s. )’a ; “ Firavun’a gidin çünkü O azdı. O’na yumuşak söz söyleyin. Umulur ki öğüt alıp düşünür..” buyruğu ile söz söylemede uslubu belirlemiştir. Mevlamızın hayırlar listesinde olanlar güzeldir. Şerler listesinde olanlar ise çirkindir. Öyleyse birbirimizle hayırda yarışalım. Güzellikleri, erdemleri ortaya çıkaralım. Sevgili Peygamberimiz ( a.s ) ‘ın ifadesi ile; “ Din, hayır hahlıktır”. Yani dinin özü insanların hayrını istemektir. Dünyada hayır ve şer nev’inden ne yapılırsa yapılsın ahirette hiçbir şeyin karşılıksız kalmayacağının dikkate alınması gerekir. İyilik ve güzelliklerin, mükafatlarının yanında çirkinlik ve kötülüklerin karşılıksız kalmayacağı da bilinmelidir. Şerlerin başında Allah’a ortak koşmak ( şirk ), cana kıyma, evlilik dışı cinsel ilişki ( zina ) gelmektedir. Bunlarla birlikte İslam’ın özü Emri Bil Maruf  Nehyi Anil Münkerdir. Yani Allah’ın emir ve yasaklarına uymaktır. Unutulmamalıdır ki, Allah bize şah damarımızdan daha yakındır. Allah ve Resulu yakın dostlar, Şeytan Alehillane, Nefsi Emmare ve kötü insanlarda apaçık düşmanlardır. Öyleyse; Allah ve Elçisini bırakıp ta şeytani ve nefsani istek ve arzularda yarışma işimiz olamaz. Olmamalıdır. Yarış; çirkin sözde, Kelime-i küfürde, yüz kızartıcı davranışlarda, haramda değil güzel sözde, Kelime-i Şahadette, Kelime-i Tevhidde, onurlu hareketlerdedir. Yarış imanın kalbe yerleşmesinde, ibadetlerde, ilimde, ahlakta, hizmette ve helaldedir. Yüce Mevlamız ( c.c. ) ; “ Ey iman edenler, ruku edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” Buyurmaktadır. İlahi buyruklar ise başların tacıdır.