İnsanlar, ilim, ibadet, ahlak, fazilet ve takva yönünden birbirleri ile aynı olmadıkları gibi aylar, günler, geceler, zamanlar ve mekanlar da fazilet ve bereket yönünden aynı seviyede değildir. Bir yılın içerisinde Recep, Şaban, Ramazan aylarından oluşan ve üç aylar diye adlandırılan bir mevsim vardır. Bu mevsimde Yüce Rabbimizin af ve mafireti, rahmet ve bereketi kulları üzerine sağanak halinde yağmaktadır. Böyle bir mevsime huzur, sağlık ve afiyet içerisinde bir kere daha bizleri kavuşturan Mevlamıza sonsuz hamdu senalar olsun. Sevgili Peygamberimiz(A.S)nin ifadesi ile Recep ayı Allah’ın ayıdır. Şaban ayı Peygamber Efendimiz(S.A.V) in ayıdır. Ramazan ayı ise Peygamberimizin ümmetinin ayıdır. Baş tarafında bulunduğumuz bu mübarek mevsimde Efendimiz (a.s) nin duası ile; ”Allah’ım bize Recep ve Şaban ayını mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına kavuştur.” dua ederiz.” Ey Allah’ım! Şüphesiz sen af edicisin, af etmeyi seversin. Öyle ise beni affet.” Yalvarış ve yakarışında bulunuruz. Bu kutlu mevsimde kendimizi aşarak bütün insanlığın hidayet ve kurtuluşu için, bütün dertlerimizin devası, bütün hastalıklarımızın şifası için de Mevlamıza dua ederiz. Devletimizin bekası, milletimizin birlik ve beraberliği için niyazda bulunuruz. Sevgi, saygı ve hoşgörü anlayışı ile birbirimize yaklaşabilmek, dargınların barışması, bolluk ve bereketin artması için de Rabbimize yalvarırız. Üç aylar ve bunların içerisinde bulunan Regaip, Miraç, Berat kandilleri ve Kadir Gecesi gibi mübarek gün ve geceler insanlığın kurtuluşu için birer fırsattır. Nereden geldiğimizi, nereye gitmekte olduğumuzu ve şuanda nerede bulunduğumuzun tespitini yapmak, nefsani muhasebede bulunmak için birer imkandır. Bu ulvi mevsim insanın gönlünü açar. İnsanlara mahşeri hatırlatır. İnsanın kalbini ve gönlünü İlahi duygularla doldurur. İnsanı Allah’a yöneltir ve yönlendirir. Sevgi ve muhabbette Allah ve Resulünü öne çıkarır. Böylece de insanı ümitsizlikten kurtarır, kulluk görevini yapmanın rahatlığını yaşatır. Sair zamanlarda olduğu gibi mübarek gün ve geceleri Kur-an ve sünnetin eşliğinde, hurafelerden uzak işlerle geçirmeliyiz. Bu manada her şeyden önce nefis muhasebesi yapmalıyız. Bu manevi iklimi fırsat bilerek aramızdaki çekişmeleri, kin, nefret, hased, iftira, gıybet, ifsat etme gibi duyguları aramızdan kaldırmalıyız. Elimizi Yüce Mevlamıza açarak, gönlümüzü Yüce Mevlamıza yönlendirerek O’nun selamı ile herkesi selamlamalıyız. Sevmeliyiz, saymalıyız Peygamber Efendimiz (A.S) nin ifadesi ile kardeş olmalıyız. Merhum Yunus’un;” Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz.” sözlerinden öğüt almalıyız. Hepimiz Allah’ın kullarıyız. Yalnız O’na ibadet ettiğimiz gibi, yalnız O’na dua eder ve O’ndan yardım isteriz. O’na yönelir, yalvarış ve yakarışta bulunuruz. O’ndan af ve mafiret dileriz. Her türlü kaza, bela ve kötülüklerden Allah’a sığınır, bizleri korumasını isteriz. Günahlarımızın affı için samimi pişmanlık duygularımız ile tövbe deriz. Fakir, yetim ve kimsesizleri gözetmekte de bu günler birer vesile olmalıdır. Zira bu hususta Peygamberimiz(S.A.V);”Fukarayı arayın,görüp gözetin.Siz ancak, fakirleriniz sayesinde yardım görür ve rızıklanırsınız.” buyurmaktadır. İslama gönül vermiş müslümanlar olarak her işimize iyi niyet ile başlarken, sonucunun da hayırlı ve bereketli olmasını dileriz. Başlarken besmele ile başlar, bitirince de Mevlamıza hamd ederiz.Şükürler olsun ki ömrümüzden bir yılı daha karınca kaderince ibadet anlayışı içinde geçirmiş,huzur ve güven içerisinde yeni bir Üç Aylar mevsimine girmenin mutluluğuna ermiş bulunuyoruz. Rabbimize sonsuz hamdu senalar, Peygamberimiz(A.S) ye salatü selamlarımız ile Üç Ayların hakkımızda hayırlara vesile olmasını ve Ramazan Ayı’na kavuşabilmeyi Mevlamızdan dileriz. Amin!