İnsan iki ayağı üzerinde dik yürüyen, gülme melekesi olan, düşünüp karar veren, konuşan, aklı ve iradesi bulunan bir varlıktır. Gerekirse güler, gerekirse ağlar. Hatırda tutar, unutabilir. O yaratılanların en mükemmelidir. O Allah'ın en büyük eseri olan Kainatın özetidir. Kainatın küçültülmüşüdür. Kainat O'nun için yaratılarak O'nun hizmetine amade kılınmıştır. Buna karşılık, O; Yaratanının talimatları doğrultusunda, varlığın düzenini bozmadan kulluk görevini yerine getirmekle yükümlü ve sorumlu tutulmuştur. O; Kur'an-ı Kerim'in; "Ben insanları ve Cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım" çağrısına kulak vermek zorunluluğunu unutmamalıdır. Allah'a kulluğun ve verdiği sayısız nimetlere şükrün ifadesi olan başta namaz olmak üzere makbul ibadetler bir yönleri ile kişiyi kötü davranışlardan alı koyar. Güzel ahlak sahibi olmasını sağlar. "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" mealindeki hadisi şerif de bunu vurgulamakta olduğu bilinmelidir. Bu gerçek etrafında yaşayan, gençlerini yetiştirmek isteyen her mutlu insanın, vakitler geçmeden, fırsatlar kaçmadan zararlar, şikayetler çoğalmadan, huzur ve saadet kendisinden uzaklaşmadan evde, sokakta, bağda, bahçede, dairede, dükkanında, her yerde, her fırsatta üzerine düşen görevin ve sorumluluğun bilincinde olmalıdır. Yerine getirmenin gayret ve yarışında olması gerekmektedir. İlahi dinlerin tümünde, bütün peygamberlerin üzerinde durduğu; dini koruma, aklı koruma, canı koruma, malı koruma, ırz ve namusu koruma yolunda, her Müslüman görevli ve gücü nispetinde sorumludur. Bu manada Allah'ın (C.C.) emirlerinden, Peygamber (A.S.)'nin sünneti seniyyelerinden biri olan; bir hane sahibi olmak, derdini, sevincini, paylaşacak bir eşe, sevecek, bağrına basacak yavrulara sahip olmak; insanı kahvehanelerden, kumarhanelerden, meyhanelerden uzaklaştırmada önemli bir unsur olduğu göz ardı edilmemelidir. Yaratılış gayesini bilen güzel insan; kendi hanesine yönelmelidir. Kazancını, aklını, sevgisini, zevkini, gözünü, kulağını helal olana yönlendirmelidir. Helal ekmeğin, helal suyun, helal meyvenin, helal eşin, hayırlı evladın bereket, haram ve hayırsız olan her şeyin de zillet olduğu gerçeğinden asla uzaklaşmamalıdır. Toplumun çekirdeğini oluşturan ulvi aile müessesi, Kur'an, sünnet ve akli selime uygun düşen temeller üzerine kurulmalı ve yaşatılmalıdır. Aile içinde ve dışında huzur, mutluluk, sevgi ve saygı hedeflerine yönelik olmalıdır. Çağımızda ilk öğretim seviyesinde ki yavrularımıza kadar sirayet eden;İ içki, kumar, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklar, yalan, iftira, gıybet, bozgunculuk, fitne, fesat, tefrika ve benzeri kötü huylar yaratılışın gayesinden uzaklaşmanın kötü örnekleridir. İbadetlere bağlılık, doğruluk dürüstlük, birlik, beraberlik, sevgi, saygı, tevazu ve benzeri güzel ahlak yaratılışın gayesi ile uyumluluğun güzel göstergelerdir. Mevlana'nın ifadesi ile; maharet damdan dama atlamakta değil, belki maddeten ve manen yükselmek, ileriye gitmekte olduğu da bilinmeli, unutulmamalı ve yaşanmalıdır.