petshop
kurtköy escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu 2023 deneme bonusu veren siteler

Tavil İMAMOĞLU
Köşe Yazarı
Tavil İMAMOĞLU
 

SABIR

İnsanın musibet, sıkıntı, problemler karşısında şikâyetçi ol­madan kucaklayabilme hâlidir. Nefsin mağlup olduğu, riyanın karışamadığı, aklın zirve yaptığı bir davranış biçimidir. Günümüzde çok ihtiyaç duyulan bir vasıftır. Kişinin dünyasını genişletir. Maddi ve manevî, dünyevi ve uhrevi kazançlarını çoğaltır. "Cennet hazinelerinden bir hazinedir."(H.Şerif). Mutsuzluk, umutsuzluk selinin önündeki en önemli settir. Bütün olumsuzlukların ailemizi ve etrafımızı yıkmasını engeller. Pozitif enerji kaynaklarındandır. İnsanı öyle güzelleştirir ki, muhatabının bile hoşuna gider. Sabır konusunda hepimizin aklına gelen bir isim vardır: Hz. Eyyüp Aleyhisselam! Onunla ilgili ibret levhası kısaca şöyledir: Hz. Eyyüp Aleyhisselam sayılamayacak kadar çok hayvanları, bağ ve bahçeleri olan, serveti hesaplanamayacak kadar zengin bir peygamberdi. On tane oğlu vardı. Cenab-ı Allah (c.c) O'nu imtihana tabi tuttu: Önce mallarını, mülklerini aldı elinden. Fakirleşti. "Veren O, alan O" diye sabretti. Sonra bir gün on çocuğu, hocaları ile dersteyken şiddetli deprem oldu, hepsini kaybetti. "Veren O, alan O" diye teslimiyetini ortaya koydu. Daha sonra vücuduna öyle bir hastalık geldi, kokar oldu ki verdiği rahatsızlıktan dolayı şehir dışına çıkardılar. Etleri çürüdü tanınmaz oldu, yedi yıllık süreçte yanında sadece hanımı kaldı. Gene "veren O, alan O" diye inancından bir şey kaybetmedi. Sabretti.. Çok sabretti.. Hep sabretti!.. Ve bir gün Cebrail Aleyhisselam; "veren O, alan 0"dan müjdeyi getirdi: "Ey Eyyüb! Bela verdim sabrettin. Şimdi ben sıhhat nimet vereceğim." Peşinden de buyurdu gene Allah (c.c): "Ey Eyyüb! Çıkan sudan gusleyle ve soğuğundan iç!.." Hz. Eyüb; "sabır timsali", denileni yaptı. Ayağını toprağa vurdu. İki pınar fışkırdı. Biri soğuk, diğeri sıcak. Sıcak sudan gusledince, bedeninin dışındaki; soğuk sudan içince, içindeki bütün hastalıklardan kurtuldu. Eskisinden daha genç bir sima­ya kavuştu. Cenab-ı Hâk, bütün mallarını yeniden kazandırdı. Çok sayıda evlat sahibi kıldı. Bir başka muhteşem "Sabır Abidesi"ne, âlemlerin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı "Eşsiz İnsan" a yüzümüzü çevirelim: Müşriklerin her türlü eziyetlerine, saldırılara, sıkıntılara, suikastlere maruz kalmış, savaşlarda yaralanmış Sevgili Pe­ygamberimiz (S.A.V)'den bahsediyoruz tabi. Bu güzel insan, altı defa evlat acısı yaşamıştır sağlığında!. Oğlu İbrahim'in vefatı esnasında, karşısındaki dağa dönüp: "Ey dağ! Benim başıma gelen senin başına gelseydi yıkılıp giderdin. Fakat biz, Allah'ın emrettiği gibi (biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur) deriz" demişlerdir. Metanetin, teslimiyetin ve sabrın bu kadar anlamlı ve yük­sek dereceleri elbette ki O'na mahsus. Biz mi? Hiç olmazsa şunu bilelim: İnsan gün olur bir dağı kaldırır, ama gün de gelir bir darıyı kaldıramaz. Bu noktadan hareketle anlık düşünmemeliyiz. Evet, tablolar bu!.. Şimdi bu tablolara bakıp, kendimizi değerlendirelim. Her şey bir tarafa, karşımızdakinin hoşumuza gitmeyen bir sözüne dahi tahammül edemeyen nefsimizi, sabırsızlık göstererek kurduğu tuzakları dikkatle gözden geçirelim. Velhasıl sabır, sabırlı olmak, huzurlu, mutlu bir aile, yuva ortamının vazgeçilemeyecek meziyetidir.
Ekleme Tarihi: 31 Ağustos 2013 - Cumartesi

SABIR

İnsanın musibet, sıkıntı, problemler karşısında şikâyetçi ol­madan kucaklayabilme hâlidir. Nefsin mağlup olduğu, riyanın karışamadığı, aklın zirve yaptığı bir davranış biçimidir.

Günümüzde çok ihtiyaç duyulan bir vasıftır. Kişinin dünyasını genişletir. Maddi ve manevî, dünyevi ve uhrevi kazançlarını çoğaltır. "Cennet hazinelerinden bir hazinedir."(H.Şerif). Mutsuzluk, umutsuzluk selinin önündeki en önemli settir. Bütün olumsuzlukların ailemizi ve etrafımızı yıkmasını engeller. Pozitif enerji kaynaklarındandır. İnsanı öyle güzelleştirir ki, muhatabının bile hoşuna gider.

Sabır konusunda hepimizin aklına gelen bir isim vardır: Hz. Eyyüp Aleyhisselam! Onunla ilgili ibret levhası kısaca şöyledir:

Hz. Eyyüp Aleyhisselam sayılamayacak kadar çok hayvanları, bağ ve bahçeleri olan, serveti hesaplanamayacak kadar zengin bir peygamberdi. On tane oğlu vardı.

Cenab-ı Allah (c.c) O'nu imtihana tabi tuttu:

Önce mallarını, mülklerini aldı elinden. Fakirleşti. "Veren O, alan O" diye sabretti.

Sonra bir gün on çocuğu, hocaları ile dersteyken şiddetli deprem oldu, hepsini kaybetti. "Veren O, alan O" diye teslimiyetini ortaya koydu.

Daha sonra vücuduna öyle bir hastalık geldi, kokar oldu ki verdiği rahatsızlıktan dolayı şehir dışına çıkardılar. Etleri çürüdü tanınmaz oldu, yedi yıllık süreçte yanında sadece hanımı kaldı. Gene "veren O, alan O" diye inancından bir şey kaybetmedi.

Sabretti.. Çok sabretti.. Hep sabretti!..

Ve bir gün Cebrail Aleyhisselam; "veren O, alan 0"dan müjdeyi getirdi:

"Ey Eyyüb! Bela verdim sabrettin. Şimdi ben sıhhat nimet vereceğim."

Peşinden de buyurdu gene Allah (c.c): "Ey Eyyüb! Çıkan sudan gusleyle ve soğuğundan iç!.."

Hz. Eyüb; "sabır timsali", denileni yaptı. Ayağını toprağa vurdu. İki pınar fışkırdı. Biri soğuk, diğeri sıcak. Sıcak sudan gusledince, bedeninin dışındaki; soğuk sudan içince, içindeki bütün hastalıklardan kurtuldu. Eskisinden daha genç bir sima­ya kavuştu. Cenab-ı Hâk, bütün mallarını yeniden kazandırdı. Çok sayıda evlat sahibi kıldı.

Bir başka muhteşem "Sabır Abidesi"ne, âlemlerin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı "Eşsiz İnsan" a yüzümüzü çevirelim:

Müşriklerin her türlü eziyetlerine, saldırılara, sıkıntılara, suikastlere maruz kalmış, savaşlarda yaralanmış Sevgili Pe­ygamberimiz (S.A.V)'den bahsediyoruz tabi. Bu güzel insan, altı defa evlat acısı yaşamıştır sağlığında!. Oğlu İbrahim'in vefatı esnasında, karşısındaki dağa dönüp:

"Ey dağ! Benim başıma gelen senin başına gelseydi yıkılıp giderdin. Fakat biz, Allah'ın emrettiği gibi (biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur) deriz" demişlerdir.

Metanetin, teslimiyetin ve sabrın bu kadar anlamlı ve yük­sek dereceleri elbette ki O'na mahsus. Biz mi? Hiç olmazsa şunu bilelim: İnsan gün olur bir dağı kaldırır, ama gün de gelir bir darıyı kaldıramaz. Bu noktadan hareketle anlık düşünmemeliyiz.

Evet, tablolar bu!..

Şimdi bu tablolara bakıp, kendimizi değerlendirelim. Her şey bir tarafa, karşımızdakinin hoşumuza gitmeyen bir sözüne dahi tahammül edemeyen nefsimizi, sabırsızlık göstererek kurduğu tuzakları dikkatle gözden geçirelim.

Velhasıl sabır, sabırlı olmak, huzurlu, mutlu bir aile, yuva ortamının vazgeçilemeyecek meziyetidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 19mayisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.