petshop
kurtköy escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu 2023 deneme bonusu veren siteler

Tavil İMAMOĞLU
Köşe Yazarı
Tavil İMAMOĞLU
 

KOMŞULUK İLİŞKİLERİ

  Birbirine bitişik ya da yakın yerlerde yaşayanlara, ikamet edenlere komşu denir. İnsana ailesinden sonra, en yakın sosyal çevresi komşusudur. Kur’an-ı Kerim’de, komşular yakın komşu uzak komşu olmak üzere adlandırılmakta ve aralarındaki ilişkiye işaretle; ana babaya ve yakın akrabadan sonra, yakın ve uzak komşuya iyilik etmek, iyi davranmak tavsiye edilmektedir. Unutulmamalıdır ki, “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” Komşuluk sosyal dayanışma açısından olduğu gibi ailelerin huzuru, güveni açılarından da önemlidir. Komşular sıkıntı ve kederlerin, sevinç ve mutlulukların paylaşılmasında çoğu zaman yakın akrabadan önce yer alır. “Ev alma komşu al.” sözü iyi komşunun önemine binaen söylenmiştir. Atalarımız “Komşuda pişer bize de düşer.” sözleri ile komşular arasında yardımlaşma anlayışına atıfta bulunmuştur. Şüphesiz yalnızlık Allah’a mahsustur. İnsanoğlu noksan sıfatlar ile muttasıftır. Bu nedenle de; akrabaya, eşe- dosta daima muhtaçtır. Halü hayatında iken sıkıntılı günlerinde yalnızlığını giderecek, kapısını açacak, hal ve hatırını soracak, kendisine yardım elini uzatacak bir ele muhtaçtır. İşte bu el, çoğu zaman akrabanın eli ulaşmadan önce komşunun elidir. Hastalanınca ziyarete giden, düğünü- derneği olduğunda merasimlerine yürüyen ayak komşunun ayağıdır. Öldüğünde tabutunun altına giren omuz akrabayla birlikte komşunun omuzudur. Sıkıntılarında sıkıntıyı, mutlulukta sevinci paylaşan yine komşudur. Şüphesiz sıkıntılar paylaşıldıkça azalır, mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır. Bu ve benzeri gerçeklere bağlı olarak iyi komşuya doyum olmazken kötü komşu ise; rahatsızlık, güvensizlik ve yalnızlık hissi uyandırır. Ecdadımız emlak alım- satımlarında mülkün değerini iyi komşuları da göz önünde bulundurarak tayin etmeleri bu gerçeklere bağlıdır. Resulu Ekrem Efendimizin (a.s) komşuluk ilişkilerinde dikkat çekmiş oldukları; Hastalandığında geçmiş olsun ziyaretine gitmek, öldüğünde cenazesinde bulunmak, darda kaldığında yardımına koşmak, bir nimete kavuştuğunda tebrik etmek, bir sıkıntıyla karşılaştığında teselli de bulunmak, eviyle kapısıyla bir şekilde komşusunu rahatsız etmemek, pişirdiğinden ona da vermek hususlara bağlılık dini ve insani bir görev olarak bilinmelidir. “Komşusu elinden, dilinden emin olmayan kişi olgun bir mü’min sayılmaz.” “Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse komşusuna ikramda bulunsun.” “Mü’min mü’min için iki el gibidir ki biri kirlenince diğeri onu yıkar.” “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” Efendimizin (a.s) bu mübarek sözlerini sözümüze ve özümüze rehber edinmeliyiz. İyi mü’min kendisi için sevip istediğini kardeşi için de ister. Bencil ise Rabbena hep bana der karşısındakileri düşünmez. Tatlı dil, güler yüz, hoşgörü, yardımseverlik, bağışlayıcılık, sevgi, saygı gibi güzellikleri herkes sever ve ister. Asık surat, ölçüsüz dil, kaba, vurucu- kırıcı, bağırıp- çağırma, ilgisizlik, ülfet edilmezlik gibi hasletleri kimse sevmez ve istemez. Sözün özü; Kainatın Efendisi (a.s) buyurur ki; “Mü’min ülfet eder ve kendisi ile ülfet olunur. Ülfet etmeyen ve ülfet olunmayan da hayır yoktur.” Allah’ın selamı üzerimize olsun!
Ekleme Tarihi: 31 Ağustos 2013 - Cumartesi

KOMŞULUK İLİŞKİLERİ

 

Birbirine bitişik ya da yakın yerlerde yaşayanlara, ikamet edenlere komşu denir.

İnsana ailesinden sonra, en yakın sosyal çevresi komşusudur. Kur’an-ı Kerim’de, komşular yakın komşu uzak komşu olmak üzere adlandırılmakta ve aralarındaki ilişkiye işaretle; ana babaya ve yakın akrabadan sonra, yakın ve uzak komşuya iyilik etmek, iyi davranmak tavsiye edilmektedir.

Unutulmamalıdır ki, “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.”

Komşuluk sosyal dayanışma açısından olduğu gibi ailelerin huzuru, güveni açılarından da önemlidir. Komşular sıkıntı ve kederlerin, sevinç ve mutlulukların paylaşılmasında çoğu zaman yakın akrabadan önce yer alır. “Ev alma komşu al.” sözü iyi komşunun önemine binaen söylenmiştir. Atalarımız “Komşuda pişer bize de düşer.” sözleri ile komşular arasında yardımlaşma anlayışına atıfta bulunmuştur.

Şüphesiz yalnızlık Allah’a mahsustur. İnsanoğlu noksan sıfatlar ile muttasıftır. Bu nedenle de; akrabaya, eşe- dosta daima muhtaçtır. Halü hayatında iken sıkıntılı günlerinde yalnızlığını giderecek, kapısını açacak, hal ve hatırını soracak, kendisine yardım elini uzatacak bir ele muhtaçtır. İşte bu el, çoğu zaman akrabanın eli ulaşmadan önce komşunun elidir. Hastalanınca ziyarete giden, düğünü- derneği olduğunda merasimlerine yürüyen ayak komşunun ayağıdır. Öldüğünde tabutunun altına giren omuz akrabayla birlikte komşunun omuzudur. Sıkıntılarında sıkıntıyı, mutlulukta sevinci paylaşan yine komşudur.

Şüphesiz sıkıntılar paylaşıldıkça azalır, mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır.

Bu ve benzeri gerçeklere bağlı olarak iyi komşuya doyum olmazken kötü komşu ise; rahatsızlık, güvensizlik ve yalnızlık hissi uyandırır. Ecdadımız emlak alım- satımlarında mülkün değerini iyi komşuları da göz önünde bulundurarak tayin etmeleri bu gerçeklere bağlıdır.

Resulu Ekrem Efendimizin (a.s) komşuluk ilişkilerinde dikkat çekmiş oldukları;

Hastalandığında geçmiş olsun ziyaretine gitmek, öldüğünde cenazesinde bulunmak, darda kaldığında yardımına koşmak, bir nimete kavuştuğunda tebrik etmek, bir sıkıntıyla karşılaştığında teselli de bulunmak, eviyle kapısıyla bir şekilde komşusunu rahatsız etmemek, pişirdiğinden ona da vermek hususlara bağlılık dini ve insani bir görev olarak bilinmelidir.

“Komşusu elinden, dilinden emin olmayan kişi olgun bir mü’min sayılmaz.” “Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse komşusuna ikramda bulunsun.” “Mü’min mü’min için iki el gibidir ki biri kirlenince diğeri onu yıkar.” “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” Efendimizin (a.s) bu mübarek sözlerini sözümüze ve özümüze rehber edinmeliyiz.

İyi mü’min kendisi için sevip istediğini kardeşi için de ister. Bencil ise Rabbena hep bana der karşısındakileri düşünmez.

Tatlı dil, güler yüz, hoşgörü, yardımseverlik, bağışlayıcılık, sevgi, saygı gibi güzellikleri herkes sever ve ister.

Asık surat, ölçüsüz dil, kaba, vurucu- kırıcı, bağırıp- çağırma, ilgisizlik, ülfet edilmezlik gibi hasletleri kimse sevmez ve istemez.

Sözün özü; Kainatın Efendisi (a.s) buyurur ki; “Mü’min ülfet eder ve kendisi ile ülfet olunur. Ülfet etmeyen ve ülfet olunmayan da hayır yoktur.”

Allah’ın selamı üzerimize olsun!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 19mayisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.