petshop
kurtköy escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu 2023 deneme bonusu veren siteler

Ahmet ANAPALI
Köşe Yazarı
Ahmet ANAPALI
 

Lozan' Zafer Diyenler, Bu Yazı Size Gelsin.

    Lozan adı verilen ucubeye zafer diyen tarih cahili zümre, siz ciddi misiniz? yoksa hesap mı bilmiyorsunuz? Lozan'ın birbirinden ucube yüzlerce maddesi var ve hangisini elinizle tutsanız elinizde kalır.   Lozan’daki sefil ve gülünesi halimizin zirve taşlarından biri de Yunanistan ile Türkiye arasında gerçekleştirilmesi planlanan karşılıklı esir değişimi protokolüdür. işte aymazlık, cehalet, saflık, bilgisizlik, hırssızlık, gibi bir heyeti pasif hale getirebilecek her türlü acziyet bu maddelerin görüşmeleri esnasında yaşanmıştır. Bu maddenin içeriğini kabul etmek cehaletle izah edilebilir mi? Sanmıyorum. ‘Cehalet’ tanımı bu maddenin görüşülmesi esnasındaki Türk Heyeti’nin takındığı tutumu izah etmek için çok hafif kalır. Bu durumu izah etmek için başka dillerden başka başka tanımlama kelimeleri gerekmektedir. Büyük bir kumpas içine düşürülmüştür Türk Heyeti. Ama, bu durumu anlayacak öngörü ve feraset ne yazık ki bizimkilerde bulunmamaktadır. Neden bu kadar veryansın ediyorum? Abartıyor muyum acaba? Ya da kendimi onların yerine koymadan rahat koltuğumda oturarak ahkâm mı kesiyorum? Hayır… Milyon kere hayır…   Birazdan okuyacaklarınız karşısında gözlerinize inanamayacaksınız!   Lozan’ın bu maddesi müttefik devletlerin şahitliği altında sadece Türkiye ve Yunanistan arasında yapılmıştır. Ancak, bu maddenin görüşmelerinde ilginç bir ayrıntı vardır. Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923’de imzalanmasına rağmen, bu esir değişimi anlaşması 30 Ocak 1923’de imzalanmıştır. Peki bundan ne anlamalıyız? Gayet basit; İngiltere kendisi ile Türkiye arasında varolan problemlerin tamamını görüşmelerin birinci aşamasında bir çözüme kavuşturmuşken, kendisi ile alakalı olmayan problemlerin çözümlerini hep uzatmış ve mümkün olduğu kadar gerilimli sahalara taşımıştır. Gerilimli ve çatışmalı ortamlardan nemalanmak kapitalist ve vahşi Avrupa’nın en eski takdiğidir.   Cephede kazanılan şanlı Anadolu galibiyetinin masada nasıl mağlubiyete dönüştüğüne ya da dönüştürüldüğüne dair çok ciddi bir delil de bu maddenin görüşmelerinde yani, iki ülkenin karşılıklı esir değişimi probleminde karşımıza çıkıyor. Bu anlaşma metnine göre, Yunanistan, savaş zamanında Anadolu’dan, yurdundan sökerek esir sıfatı ile Yunanistan’a götürdüğü ve antlaşmanın Lozan’da devam ettiği sıralarda elinde tuttuğu Türk esirlerinden istediği kadarını Türkiye’ye iade edecektir. Fakat Türkiye, bu konuda Yunanistan kadar özgür değildir. Zira, Türkiye Yunanistan gibi canının istediği kadar savaş esiri Yunanlıyı değil,  Yunanistan’ın istediği kadar esiri teslim edecektir. İşte Türkiye’nin Yunanistan’la imzaladığı esir değişimi anlaşma programı kısaca budur. Haydi Lozan’ı bir zafer gibi lanse eden camia bu maddeyi izah etsinler de işin aslını biz de anlayalım.   Anlaşmanın ikinci maddesinde Türkiye’den Yunanistan’a sayısının ve isimlerinin Yunanistan tarafından belirlendiği bir grup savaş esiri gönderilecektir. Bu sivil tutuklu ve savaş tutsaklarnın İzmir ve İstanbul’da toplanacakları satır arasında Türkiye’ye son dakikada belirtilmiştir. Üstelik, Yunanistan’ın Türkiye’ye kendisine iade etmesi için verdiği isimler eğer Anadolu’da bulunamazsa onların da neden bulunamadığı öldürüldülerse kim tarafından, ne zaman, niye ve nerede öldürdüğünü de bulup aydınlığa kavuşturma vazifesi tabi ki Türkiye’nindir. Bu sözleşmede şu veya bu şekilde savaş ortamında kaybolan Rumların araştırılmasından ve isim isim tüm kayıp Yunanlıların bulunmasından söz edilirken, Yunanlıların mezalimine uğrayarak kaybolan, mesela Yunan askerlerinin Aydın Karatepe Köyünde camiye doldurularak yaktığı yüzlerce sivil köylüden hiç söz edilmemesi, Yunan iddiasına karşılık Türk heyetinin bu gibi katliamları masaya getirmemesi ve Anadolu coğrafyasının tüm bölgelerinde yaşanan bu tür sivillerin maruz tutulduğu toplu katliamların hesabının sorulmaması gerçekten çok gariptir.   Yunanlılar isim isim Anadolu’ya talan, yağma ve binbir çirkinlik yapmak için gelen asker ve vatandaşlarının öldürülmesinin hesabını Türkiye’ye utanmadan, sıkılmadan sorarken, buna karşılık Türk heyetinden bir kişinin bile çıkıp köylerde yapılan binbir çirkinliğin ve toplu yakmaların, katliamların hesabını ne yazık ki kimseye sormamıştır. Bu duruma bir isim vermek gerekirse acaba ne demek gerekir?   Lozan'a zafer diyen tarih cahilleri yorumlarınızı bekliyorum...  
Ekleme Tarihi: 15 Aralık 2012 - Cumartesi

Lozan' Zafer Diyenler, Bu Yazı Size Gelsin.

 

 

Lozan adı verilen ucubeye zafer diyen tarih cahili zümre, siz ciddi misiniz? yoksa hesap mı bilmiyorsunuz? Lozan'ın birbirinden ucube yüzlerce maddesi var ve hangisini elinizle tutsanız elinizde kalır.

 

Lozan’daki sefil ve gülünesi halimizin zirve taşlarından biri de Yunanistan ile Türkiye arasında gerçekleştirilmesi planlanan karşılıklı esir değişimi protokolüdür. işte aymazlık, cehalet, saflık, bilgisizlik, hırssızlık, gibi bir heyeti pasif hale getirebilecek her türlü acziyet bu maddelerin görüşmeleri esnasında yaşanmıştır. Bu maddenin içeriğini kabul etmek cehaletle izah edilebilir mi? Sanmıyorum. ‘Cehalet’ tanımı bu maddenin görüşülmesi esnasındaki Türk Heyeti’nin takındığı tutumu izah etmek için çok hafif kalır. Bu durumu izah etmek için başka dillerden başka başka tanımlama kelimeleri gerekmektedir. Büyük bir kumpas içine düşürülmüştür Türk Heyeti. Ama, bu durumu anlayacak öngörü ve feraset ne yazık ki bizimkilerde bulunmamaktadır. Neden bu kadar veryansın ediyorum? Abartıyor muyum acaba? Ya da kendimi onların yerine koymadan rahat koltuğumda oturarak ahkâm mı kesiyorum? Hayır… Milyon kere hayır…

 

Birazdan okuyacaklarınız karşısında gözlerinize inanamayacaksınız!

 

Lozan’ın bu maddesi müttefik devletlerin şahitliği altında sadece Türkiye ve Yunanistan arasında yapılmıştır. Ancak, bu maddenin görüşmelerinde ilginç bir ayrıntı vardır. Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923’de imzalanmasına rağmen, bu esir değişimi anlaşması 30 Ocak 1923’de imzalanmıştır. Peki bundan ne anlamalıyız? Gayet basit; İngiltere kendisi ile Türkiye arasında varolan problemlerin tamamını görüşmelerin birinci aşamasında bir çözüme kavuşturmuşken, kendisi ile alakalı olmayan problemlerin çözümlerini hep uzatmış ve mümkün olduğu kadar gerilimli sahalara taşımıştır. Gerilimli ve çatışmalı ortamlardan nemalanmak kapitalist ve vahşi Avrupa’nın en eski takdiğidir.

 

Cephede kazanılan şanlı Anadolu galibiyetinin masada nasıl mağlubiyete dönüştüğüne ya da dönüştürüldüğüne dair çok ciddi bir delil de bu maddenin görüşmelerinde yani, iki ülkenin karşılıklı esir değişimi probleminde karşımıza çıkıyor. Bu anlaşma metnine göre, Yunanistan, savaş zamanında Anadolu’dan, yurdundan sökerek esir sıfatı ile Yunanistan’a götürdüğü ve antlaşmanın Lozan’da devam ettiği sıralarda elinde tuttuğu Türk esirlerinden istediği kadarını Türkiye’ye iade edecektir. Fakat Türkiye, bu konuda Yunanistan kadar özgür değildir. Zira, Türkiye Yunanistan gibi canının istediği kadar savaş esiri Yunanlıyı değil,  Yunanistan’ın istediği kadar esiri teslim edecektir. İşte Türkiye’nin Yunanistan’la imzaladığı esir değişimi anlaşma programı kısaca budur. Haydi Lozan’ı bir zafer gibi lanse eden camia bu maddeyi izah etsinler de işin aslını biz de anlayalım.

 

Anlaşmanın ikinci maddesinde Türkiye’den Yunanistan’a sayısının ve isimlerinin Yunanistan tarafından belirlendiği bir grup savaş esiri gönderilecektir. Bu sivil tutuklu ve savaş tutsaklarnın İzmir ve İstanbul’da toplanacakları satır arasında Türkiye’ye son dakikada belirtilmiştir. Üstelik, Yunanistan’ın Türkiye’ye kendisine iade etmesi için verdiği isimler eğer Anadolu’da bulunamazsa onların da neden bulunamadığı öldürüldülerse kim tarafından, ne zaman, niye ve nerede öldürdüğünü de bulup aydınlığa kavuşturma vazifesi tabi ki Türkiye’nindir. Bu sözleşmede şu veya bu şekilde savaş ortamında kaybolan Rumların araştırılmasından ve isim isim tüm kayıp Yunanlıların bulunmasından söz edilirken, Yunanlıların mezalimine uğrayarak kaybolan, mesela Yunan askerlerinin Aydın Karatepe Köyünde camiye doldurularak yaktığı yüzlerce sivil köylüden hiç söz edilmemesi, Yunan iddiasına karşılık Türk heyetinin bu gibi katliamları masaya getirmemesi ve Anadolu coğrafyasının tüm bölgelerinde yaşanan bu tür sivillerin maruz tutulduğu toplu katliamların hesabının sorulmaması gerçekten çok gariptir.

 

Yunanlılar isim isim Anadolu’ya talan, yağma ve binbir çirkinlik yapmak için gelen asker ve vatandaşlarının öldürülmesinin hesabını Türkiye’ye utanmadan, sıkılmadan sorarken, buna karşılık Türk heyetinden bir kişinin bile çıkıp köylerde yapılan binbir çirkinliğin ve toplu yakmaların, katliamların hesabını ne yazık ki kimseye sormamıştır. Bu duruma bir isim vermek gerekirse acaba ne demek gerekir?

 

Lozan'a zafer diyen tarih cahilleri yorumlarınızı bekliyorum...

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 19mayisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.