petshop
kurtköy escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu 2023 deneme bonusu veren siteler

Metin KOCA
Köşe Yazarı
Metin KOCA
 

ŞEHİTLİK ve GAZİLİK

  Vatan; insanın halen üzerinde yaşadığı, geçmişin acı ve tatlı hatıraları ile avunduğu, istikbâle ümitle baktığı, kısacası her üç zamanı da idrak ettiği bütün bir mekândır. Bir toprak parçasının vatan olabilmesi kolay değildir. Yüzlerce yıl yurt edinilen, uğrunda şehitler verilerek kanla yoğrulan toprak parçası vatandır. Uğrunda can verilen ve üzerinde bir medeniyet kurulan yerdir vatan. Atalarımız dünyanın en güzel ve bereketli topraklarını vatan olarak seçmişler ve bize emanet etmişlerdir. Bu cennet vatanı yüzlerce yıl ecdadımız canları ve kanları pahasına korumuşlar ve binlerce âbide dikerek üzerinde bir medeniyet kurmuşlardır. Bu vatanın, bu millete ait olduğunu camileri, türbeleri, çeşmeleri, sarayları, mezar taşları, hanları ve hamamları ile adeta tescil etmişlerdir. Vatan, bütün kutsal değerlerimizin toplandığı yerdir. Artık o, bir toprak parçasından çok, tüm manevi değerlerin yaşandığı bir ortamdır. Minaresine çıkıp ezan okuduğumuz camimiz, ağacına çıkıp meyve yediğimiz bahçemiz, göklere el kaldırıp dua ettiğimiz mabedimiz, kısaca canımızdan çok sevdiğimiz varlığımızdır. Onun için ne yiğitler, ne babalar ve ne dedeler canlarını ve kanlarını feda etmişlerdir. O, bütünüyle bir milletin sesi olmuş, hepimiz bir ağızdan onun marşını gür bir sesle okullarımızda ve kışlalarımızda söylemişizdir. Vatan olmaksızın millet, millet olmaksızın da devlet olamaz. Bir milletin varlığı, vatanın varlığına, aynı zamanda hür ve bağımsız olmasına bağlıdır. Dünyada, namus ve şerefimizi koruyarak huzur ve güven içinde yaşamak, ancak bağımsız bir vatana sahip olmakla mümkündür. Dini görevlerimizi gereği gibi yerine getirmemiz de yine vatan sayesinde mümkün olur. Bu sebeple Yüce dinimiz vatanın korunmasına büyük önem vermiş, vatan sevgisini imandan saymıştır. Vatanı korumak hem dinî hem de milli bir görevdir. İnsan çalışarak pek çok rütbe ve unvanlar elde edebilir. Şehitlik ve gazilik rütbesi ise, hayat karşılığında elde edilmekte ve inanç sayesinde kazanılmaktadır. Bu bakımdan rütbelerin en üstünü hiç şüphe yok ki şehitlik ve gaziliktir. Şehitlik mertebesine yükselmek hem Cenab-ı Hak katında, hem de halk yanında büyük bir şereftir. Şehit, Allah’ın huzurunda diri olarak hazır bulunup, nimetlere erişeceği ve cennete gireceğine şahit olunacağı için bu adı almıştır. Gazi ise, Allah yolunda ve vatan uğrunda savaştığı ve şehit olmayı arzu ettiği halde ölmeyip, sağ kalan kimseye verilen addır. Gazi de şehit olmak ve bu mertebeye yükselmek için savaştığından dolayı o da şehitler derecesinde kabul edilmiştir. Cenab-ı Hak, şehitlerin ölü değil, diri olduklarını ve Allah katından rızıklandırıldıklarını bildiriyor. İnsan, ölmekle bu mertebeye yükseldiği halde, Yüce Allah, onların ölü değil, bizim anlayamayacağımız bir hayat ile diri oldukların bildiriyor ve şöyle buyuruyor:  “Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ölüler demeyin. Hayır! Onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz”. Şehitlik olmadan vatan olmaz. Bugün sahip olduğumuz bu cennet vatan, kahraman atalarımızın her karışını, kanları ile sulayarak bize emanet ettikleri topraklardır. Vatan bir müslümanın her şeyidir. Çünkü din, namus, şeref ve bağımsızlık gibi kutsal değerler ancak vatan sayesinde korunabilir. Olgun bir mü’min yalnız vatanını değil milletini de sevmelidir. Sevgi güç verir, nihayet mutluluk verir. Ayrılık gayrılık sinirleri bozar, dayanışmayı yıkar ve milletin arasına nifak sokar. Bu sebeple millet olarak birbirimizi sevmeliyiz. Felâket anlarında tam bir dayanışma ile birleşen ve barış zamanlarında el ele tam bir anlayışla çalışan milletler daima başarıya ulaşmışlardır. Bizim tarih birliğimiz, kültür birliğimiz, din ve ülkü birliğimiz millet olarak ne kadar sağlam bir yapıya sahip olduğumuzu gösterir. İnanan insanların ortak dini duyguları da bir milletin gücüne güç katar. Aynı zamanda o milletin fertlerinin birbirini sevmelerini kolaylaştırır. Yüce Allah; “Mü’minler ancak kardeştirler Öyle ise kardeşlerinizin arasını düzeltin...” emri ile bu gerçeğe işaret buyurmuştur. Şehitlerimiz, kanlarını akıtarak bu cennet vatanı bize emanet etmişlerdir. Bize düşen de bu toprakları imar etmek, korumak ve bizden sonraki nesillere devretmektir. Bunu yapmadığınız takdirde hem vatanımıza ve hem de şehitlerimize karşı görevlerimizi yapmamış ve onların ruhlarını incitmiş oluruz. Şehitlerimize Cenâb-ı Hak’tan rahmet diliyor, gazilerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.
Ekleme Tarihi: 31 Ağustos 2013 - Cumartesi

ŞEHİTLİK ve GAZİLİK

 

Vatan; insanın halen üzerinde yaşadığı, geçmişin acı ve tatlı hatıraları ile avunduğu, istikbâle ümitle baktığı, kısacası her üç zamanı da idrak ettiği bütün bir mekândır. Bir toprak parçasının vatan olabilmesi kolay değildir. Yüzlerce yıl yurt edinilen, uğrunda şehitler verilerek kanla yoğrulan toprak parçası vatandır. Uğrunda can verilen ve üzerinde bir medeniyet kurulan yerdir vatan.

Atalarımız dünyanın en güzel ve bereketli topraklarını vatan olarak seçmişler ve bize emanet etmişlerdir. Bu cennet vatanı yüzlerce yıl ecdadımız canları ve kanları pahasına korumuşlar ve binlerce âbide dikerek üzerinde bir medeniyet kurmuşlardır. Bu vatanın, bu millete ait olduğunu camileri, türbeleri, çeşmeleri, sarayları, mezar taşları, hanları ve hamamları ile adeta tescil etmişlerdir.

Vatan, bütün kutsal değerlerimizin toplandığı yerdir. Artık o, bir toprak parçasından çok, tüm manevi değerlerin yaşandığı bir ortamdır. Minaresine çıkıp ezan okuduğumuz camimiz, ağacına çıkıp meyve yediğimiz bahçemiz, göklere el kaldırıp dua ettiğimiz mabedimiz, kısaca canımızdan çok sevdiğimiz varlığımızdır. Onun için ne yiğitler, ne babalar ve ne dedeler canlarını ve kanlarını feda etmişlerdir. O, bütünüyle bir milletin sesi olmuş, hepimiz bir ağızdan onun marşını gür bir sesle okullarımızda ve kışlalarımızda söylemişizdir.

Vatan olmaksızın millet, millet olmaksızın da devlet olamaz. Bir milletin varlığı, vatanın varlığına, aynı zamanda hür ve bağımsız olmasına bağlıdır.

Dünyada, namus ve şerefimizi koruyarak huzur ve güven içinde yaşamak, ancak bağımsız bir vatana sahip olmakla mümkündür. Dini görevlerimizi gereği gibi yerine getirmemiz de yine vatan sayesinde mümkün olur. Bu sebeple Yüce dinimiz vatanın korunmasına büyük önem vermiş, vatan sevgisini imandan saymıştır. Vatanı korumak hem dinî hem de milli bir görevdir.

İnsan çalışarak pek çok rütbe ve unvanlar elde edebilir. Şehitlik ve gazilik rütbesi ise, hayat karşılığında elde edilmekte ve inanç sayesinde kazanılmaktadır. Bu bakımdan rütbelerin en üstünü hiç şüphe yok ki şehitlik ve gaziliktir. Şehitlik mertebesine yükselmek hem Cenab-ı Hak katında, hem de halk yanında büyük bir şereftir.

Şehit, Allah’ın huzurunda diri olarak hazır bulunup, nimetlere erişeceği ve cennete gireceğine şahit olunacağı için bu adı almıştır.

Gazi ise, Allah yolunda ve vatan uğrunda savaştığı ve şehit olmayı arzu ettiği halde ölmeyip, sağ kalan kimseye verilen addır. Gazi de şehit olmak ve bu mertebeye yükselmek için savaştığından dolayı o da şehitler derecesinde kabul edilmiştir.

Cenab-ı Hak, şehitlerin ölü değil, diri olduklarını ve Allah katından rızıklandırıldıklarını bildiriyor. İnsan, ölmekle bu mertebeye yükseldiği halde, Yüce Allah, onların ölü değil, bizim anlayamayacağımız bir hayat ile diri oldukların bildiriyor ve şöyle buyuruyor:

 “Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ölüler demeyin. Hayır! Onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz”.

Şehitlik olmadan vatan olmaz. Bugün sahip olduğumuz bu cennet vatan, kahraman atalarımızın her karışını, kanları ile sulayarak bize emanet ettikleri topraklardır. Vatan bir müslümanın her şeyidir. Çünkü din, namus, şeref ve bağımsızlık gibi kutsal değerler ancak vatan sayesinde korunabilir.

Olgun bir mü’min yalnız vatanını değil milletini de sevmelidir. Sevgi güç verir, nihayet mutluluk verir. Ayrılık gayrılık sinirleri bozar, dayanışmayı yıkar ve milletin arasına nifak sokar. Bu sebeple millet olarak birbirimizi sevmeliyiz.

Felâket anlarında tam bir dayanışma ile birleşen ve barış zamanlarında el ele tam bir anlayışla çalışan milletler daima başarıya ulaşmışlardır. Bizim tarih birliğimiz, kültür birliğimiz, din ve ülkü birliğimiz millet olarak ne kadar sağlam bir yapıya sahip olduğumuzu gösterir. İnanan insanların ortak dini duyguları da bir milletin gücüne güç katar. Aynı zamanda o milletin fertlerinin birbirini sevmelerini kolaylaştırır. Yüce Allah; “Mü’minler ancak kardeştirler Öyle ise kardeşlerinizin arasını düzeltin...” emri ile bu gerçeğe işaret buyurmuştur.

Şehitlerimiz, kanlarını akıtarak bu cennet vatanı bize emanet etmişlerdir. Bize düşen de bu toprakları imar etmek, korumak ve bizden sonraki nesillere devretmektir. Bunu yapmadığınız takdirde hem vatanımıza ve hem de şehitlerimize karşı görevlerimizi yapmamış ve onların ruhlarını incitmiş oluruz.

Şehitlerimize Cenâb-ı Hak’tan rahmet diliyor, gazilerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 19mayisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.