petshop
kurtköy escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu 2023 deneme bonusu veren siteler

"İktidar bilgi aktarmaktan çekiniyorsa..."

Siyaset 01.03.2013 - 19:13, Güncelleme: 10.02.2023 - 01:39 2401+ kez okundu.
 

"İktidar bilgi aktarmaktan çekiniyorsa..."

CHP'den kapalı oturum önerisi Koç: "İktidar bilgi aktarmaktan çekiniyorsa..."    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Haluk Koç, İmralı süreciyle ilgili, “Bizim tercihimiz milletin önünde açık, şeffaf, net bu sorunun Mecliste görüşülmesidir. İktidar ana muhalefet partisine ve muhalefet partilerine bilgi aktarmada iktidar çekiniyor ise, gelsinler TBMM’ye gerekirse kapalı oturum istesinler” dedi.   CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. Toplantı devam ederken basına açıklamalarda bulunan Koç, 1 Mart tezkeresiyle ilgili, o dönemde TBMM’de yapılan kapalı oturum tutanaklarının açıklanmasını istedi. Koç, “Aradan on yıl geçti, on yıl önce o günün siyasi koşulları içerisinde tüm yaşananların artık bizce açıklığa çıkması gerekiyor. 1 Mart tezkeresine ait gizli oturum tutanakları, 1 Mart öncesinde 6 Şubat ve Şubat ayının ortalarında iki gizli tezkere daha olmuştu. Bütün bunların da gizli oturum tutanaklarının açıklanması talebiyle Meclis İç Tüzüğü'nün 19. maddesi gereği, CHP Grup Başkanvekili Sayın Akif Hamzaçebi danışma kuruluna öneri götürecek” dedi.   Koç, 1 Mart tezkeresine 90 ila 100 kadar AK Parti Milletvekilinin de ret oyu verdiğinin tahmin edildiğini belirterek, “Kayıtlar açıklanır ise kimin ret, kimin kabul oyu verdiği açığa çıkacak. Bu ret oyu verenlerin 2007 seçimlerinde listelerde yer alıp almadığı ortaya çıkacak. Yani AKP kendi içerisinde de 1 Mart tezkeresini 2007’de siyaseten muhasebeleştirdi mi, muhasebeleştirmedi mi bunun yansımaları da olacak” diye konuştu.   -“ADA’DA BİR MASA, BİR UCUNDA ÖCALAN, DİĞER UCUNDA RECEP TAYYİP ERDOĞAN”   Koç, İmralı süreciyle ilgili ise net bir açıklamanın, resmi bir bilgilendirmenin olmadığını belirterek, “Ben ana muhalefet partisinin sözcüsü olarak partim adına, süreçle ilgili hiçbir bilgimiz olmadığını söylüyorum” diye konuştu.   “Gerçekten bir çözüm mü aranıyor, yoksa süreç mi yönetiliyor?” sorusunu soran Koç, İmralı’nın bir ada olmaktan çok siyasi karaların alınabileceği, siyaseten bir referans noktası olarak değerlendirilebilecek bir merkez olarak sunulmaya başlandığını ifade etti. Koç, “Ada’da bir masa, masanın bir ucunda Öcalan, diğer ucunda da Recep Tayyip Erdoğan” değerlendirmesinde bulundu.   Koç, süreçle ilgili çeşitli varsayımların olduğunu ve sanki herkesin gönlündeki gerçekleşiyormuş gibi senaryoların yazıldığını belirtirken, TBMM Başkanı da dahil, iktidar partisi mensuplarının da süreçle ilgili doğrudan bilgi sahibi olmadığını bir pazarlık sürecinin yürütüldüğünü kaydetti.   Koç, “Bizim tercihimiz milletin önünde açık, şeffaf, net bu sorunun Mecliste görüşülmesidir. Ama hükümet ‘Biz bu sorunu çok açık konuşmayalım, başka yönleri var, mecliste gizli oturum yapalım, orada değerlendirelim’ derse ona da varız. Ana muhalefet partisine ve muhalefet partilerine bilgi aktarmada iktidar çekiniyor ise, gelsinler TBMM’ye gerekirse kapalı oturum istesinler. Bu sürecin tüm boyutlarını milletin tüm temsilcilerinin, siyasi temsilcilerinin bulunduğu Meclis zemininde tartışılsın.”   -“TÜRKİYE’NİN ELİNDE TUTSAKLAR MI VAR, MERT, AÇIK, CEVAP VER”   Başkan Erdoğan’ın “Biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almış bir iktidarız” şeklindeki sözlerini gaf olarak niteleyerek, “Başbakan şimdi söylediği sözün yarattığı toplumsal tepkiyi örtme gayretinde” diyen Koç, “Bunun üstü örtülecek bir şeyi yok. Güneç balçıkla sıvanmaz. Sokaktaki sade yurttaşımız, milliyetçilik dediğimiz zaman bir ırki, kafa tasına dayanan etnik milliyetçilik anlamıyor. Anladığı, yurtseverliktir, bu ülkenin çıkarlarıdır, ülkeyi sevmek, sahiplenmektir. Başbakan bunları mı ayaklar altına alıyor” dedi.   Yine Başbakan’ın ikinci gafının da, “tutsak” sözü konusunda olduğunu ifade eden Koç, “Senden beklediğimiz şu, bu ifadeler ortaya konduğunda zedelense de hala bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olarak senin, şunu söylemen gerekirdi; gerçekten Türkiye’de tutsak kavramı içinde değerlendirilecek kişi var mı? Savaş koşullarından mı bahsediyoruz? Hukuk içinde takibata uğrayan ve tutuklu olanlar var. Bunlar tutsak mı? Bu konuya mert, açık cevap ver” diye konuştu.   -“BAŞBAKANIN KENDİSİYLE BERABER TÜRKİYE’YE BALDIRAN ZEHRİ İÇİRMESİNE ASLA İZİN VERMEYİZ”   Koç, insanların bazen yürüttükleri işlerde bir çıkmazın içine girebileceklerini, bunalabileceklerini ifade ederek “Ve intihar gelebilir akıllarına. Başbakan da ‘Gerekirse baldıran zehri içebilir’ diyor. Böyle bir bunalım tablosu içinde, köşeye sıkışmış… Onu bunu bilmem, Başbakanın kendi kişisel tercihine karışmamız mümkün değil. Baldıran zehrini içip içmemek kendi bileceği iş. Ancak kendisiyle beraber Türkiye’ye baldıran zehri içirmesine asla izin vermeyiz. Başbakan’ın beceriksizlikleriyle, kişisel hesaplarıyla, kendi eliyle uygulamalarıyla Türkiye’nin siyasi intiharı asla kabul edilemez” dedi.   -“BAŞBAKAN’DA BAŞKENT DOĞALGAZ’LA İLGİLİ VATANA İHANET DUYGUSU DEPREŞİYOR MU?”   Başbakan’ın İstanbul’daki köprü-otoyol ihalesini 7 milyar doların altında bir değere verirse vatana ihanet etmiş olacağı yönündeki sözlerine de değinen Koç, Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş. özelleştirmesine atıfta bulundu. Koç, “Torunlar Grubu’na 1 milyar 300 bin dolara gitti. Başbakan’ın vicdanın da köprü ve otoyol özelleştirmesi gibi Başkent Doğalgaz’ın bu meblağa Torunlar Grubu’na verilmesinde acaba bir vatana ihanet duygusu depreşiyor mu, depreşmiyor mu? Yoksa o devredilen grup Başbakan için özel mi, özel bir yakınlık var mı? Bir yandaşlık, bir yol arkadaşlığı var mı?” diye sordu.   Koç, İstanbul’daki Beyoğlu Adliye Sarayı’nın da bu gruba verildiğini belirterek, “Ne karşılığında veriliyor? Başbakan devletin önemli yapılarını, kurumlarını, bu buna, şu şuna, böyle bir mantıkla hükümet edilebilir mi? Beyoğlu ve Sultanahmet’teki Adliye Binalarının kimlere, ne karşılığında devredildiği konusunda yanıt bekliyoruz” dedi.   -AYDINLARLA TOPLANTI-   Koç, bir gazetecinin “Dün akşam Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde terör ve Kürt sorunun tartışıldığı bir toplantı yapıldı aydınlarla. CHP bu toplantılarda neyi konuşuyor, neyi tartışıyor?” sorusu üzerine, “Türkiye’nin önemli bir sorunu olduğunu söylüyoruz. CHP de bir siyasi parti olarak bu sorun hakkında düşüncesi olan bilhassa akademik dünyadan herkesle onların düşüncelerini öğrenmek çerçevesinde toplantı yapmasından daha değerli bir şey olamaz. O toplantı da ben de vardım. Çeşitli akademisyenler süreçle ilgili öncesi, bugünü ve olası yarının gelişmelerinin kendi akademik pençelerinden değerlendirdiler. Bir yuvarlak masa, bir bilgilenme toplantısı. Görüşü olan herkesi dinlemek zorundayız” dedi.    

CHP'den kapalı oturum önerisi

Koç: "İktidar bilgi aktarmaktan çekiniyorsa..."

 

 CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Haluk Koç, İmralı süreciyle ilgili, “Bizim tercihimiz milletin önünde açık, şeffaf, net bu sorunun Mecliste görüşülmesidir. İktidar ana muhalefet partisine ve muhalefet partilerine bilgi aktarmada iktidar çekiniyor ise, gelsinler TBMM’ye gerekirse kapalı oturum istesinler” dedi.

 

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. Toplantı devam ederken basına açıklamalarda bulunan Koç, 1 Mart tezkeresiyle ilgili, o dönemde TBMM’de yapılan kapalı oturum tutanaklarının açıklanmasını istedi. Koç, “Aradan on yıl geçti, on yıl önce o günün siyasi koşulları içerisinde tüm yaşananların artık bizce açıklığa çıkması gerekiyor. 1 Mart tezkeresine ait gizli oturum tutanakları, 1 Mart öncesinde 6 Şubat ve Şubat ayının ortalarında iki gizli tezkere daha olmuştu. Bütün bunların da gizli oturum tutanaklarının açıklanması talebiyle Meclis İç Tüzüğü'nün 19. maddesi gereği, CHP Grup Başkanvekili Sayın Akif Hamzaçebi danışma kuruluna öneri götürecek” dedi.

 

Koç, 1 Mart tezkeresine 90 ila 100 kadar AK Parti Milletvekilinin de ret oyu verdiğinin tahmin edildiğini belirterek, “Kayıtlar açıklanır ise kimin ret, kimin kabul oyu verdiği açığa çıkacak. Bu ret oyu verenlerin 2007 seçimlerinde listelerde yer alıp almadığı ortaya çıkacak. Yani AKP kendi içerisinde de 1 Mart tezkeresini 2007’de siyaseten muhasebeleştirdi mi, muhasebeleştirmedi mi bunun yansımaları da olacak” diye konuştu.

 

-“ADA’DA BİR MASA, BİR UCUNDA ÖCALAN, DİĞER UCUNDA RECEP TAYYİP ERDOĞAN”

 

Koç, İmralı süreciyle ilgili ise net bir açıklamanın, resmi bir bilgilendirmenin olmadığını belirterek, “Ben ana muhalefet partisinin sözcüsü olarak partim adına, süreçle ilgili hiçbir bilgimiz olmadığını söylüyorum” diye konuştu.

 

“Gerçekten bir çözüm mü aranıyor, yoksa süreç mi yönetiliyor?” sorusunu soran Koç, İmralı’nın bir ada olmaktan çok siyasi karaların alınabileceği, siyaseten bir referans noktası olarak değerlendirilebilecek bir merkez olarak sunulmaya başlandığını ifade etti. Koç, “Ada’da bir masa, masanın bir ucunda Öcalan, diğer ucunda da Recep Tayyip Erdoğan” değerlendirmesinde bulundu.

 

Koç, süreçle ilgili çeşitli varsayımların olduğunu ve sanki herkesin gönlündeki gerçekleşiyormuş gibi senaryoların yazıldığını belirtirken, TBMM Başkanı da dahil, iktidar partisi mensuplarının da süreçle ilgili doğrudan bilgi sahibi olmadığını bir pazarlık sürecinin yürütüldüğünü kaydetti.

 

Koç, “Bizim tercihimiz milletin önünde açık, şeffaf, net bu sorunun Mecliste görüşülmesidir. Ama hükümet ‘Biz bu sorunu çok açık konuşmayalım, başka yönleri var, mecliste gizli oturum yapalım, orada değerlendirelim’ derse ona da varız. Ana muhalefet partisine ve muhalefet partilerine bilgi aktarmada iktidar çekiniyor ise, gelsinler TBMM’ye gerekirse kapalı oturum istesinler. Bu sürecin tüm boyutlarını milletin tüm temsilcilerinin, siyasi temsilcilerinin bulunduğu Meclis zemininde tartışılsın.”

 

-“TÜRKİYE’NİN ELİNDE TUTSAKLAR MI VAR, MERT, AÇIK, CEVAP VER”

 

Başkan Erdoğan’ın “Biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almış bir iktidarız” şeklindeki sözlerini gaf olarak niteleyerek, “Başbakan şimdi söylediği sözün yarattığı toplumsal tepkiyi örtme gayretinde” diyen Koç, “Bunun üstü örtülecek bir şeyi yok. Güneç balçıkla sıvanmaz. Sokaktaki sade yurttaşımız, milliyetçilik dediğimiz zaman bir ırki, kafa tasına dayanan etnik milliyetçilik anlamıyor. Anladığı, yurtseverliktir, bu ülkenin çıkarlarıdır, ülkeyi sevmek, sahiplenmektir. Başbakan bunları mı ayaklar altına alıyor” dedi.

 

Yine Başbakan’ın ikinci gafının da, “tutsak” sözü konusunda olduğunu ifade eden Koç, “Senden beklediğimiz şu, bu ifadeler ortaya konduğunda zedelense de hala bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olarak senin, şunu söylemen gerekirdi; gerçekten Türkiye’de tutsak kavramı içinde değerlendirilecek kişi var mı? Savaş koşullarından mı bahsediyoruz? Hukuk içinde takibata uğrayan ve tutuklu olanlar var. Bunlar tutsak mı? Bu konuya mert, açık cevap ver” diye konuştu.

 

-“BAŞBAKANIN KENDİSİYLE BERABER TÜRKİYE’YE BALDIRAN ZEHRİ İÇİRMESİNE ASLA İZİN VERMEYİZ”

 

Koç, insanların bazen yürüttükleri işlerde bir çıkmazın içine girebileceklerini, bunalabileceklerini ifade ederek “Ve intihar gelebilir akıllarına. Başbakan da ‘Gerekirse baldıran zehri içebilir’ diyor. Böyle bir bunalım tablosu içinde, köşeye sıkışmış… Onu bunu bilmem, Başbakanın kendi kişisel tercihine karışmamız mümkün değil. Baldıran zehrini içip içmemek kendi bileceği iş. Ancak kendisiyle beraber Türkiye’ye baldıran zehri içirmesine asla izin vermeyiz. Başbakan’ın beceriksizlikleriyle, kişisel hesaplarıyla, kendi eliyle uygulamalarıyla Türkiye’nin siyasi intiharı asla kabul edilemez” dedi.

 

-“BAŞBAKAN’DA BAŞKENT DOĞALGAZ’LA İLGİLİ VATANA İHANET DUYGUSU DEPREŞİYOR MU?”

 

Başbakan’ın İstanbul’daki köprü-otoyol ihalesini 7 milyar doların altında bir değere verirse vatana ihanet etmiş olacağı yönündeki sözlerine de değinen Koç, Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş. özelleştirmesine atıfta bulundu. Koç, “Torunlar Grubu’na 1 milyar 300 bin dolara gitti. Başbakan’ın vicdanın da köprü ve otoyol özelleştirmesi gibi Başkent Doğalgaz’ın bu meblağa Torunlar Grubu’na verilmesinde acaba bir vatana ihanet duygusu depreşiyor mu, depreşmiyor mu? Yoksa o devredilen grup Başbakan için özel mi, özel bir yakınlık var mı? Bir yandaşlık, bir yol arkadaşlığı var mı?” diye sordu.

 

Koç, İstanbul’daki Beyoğlu Adliye Sarayı’nın da bu gruba verildiğini belirterek, “Ne karşılığında veriliyor? Başbakan devletin önemli yapılarını, kurumlarını, bu buna, şu şuna, böyle bir mantıkla hükümet edilebilir mi? Beyoğlu ve Sultanahmet’teki Adliye Binalarının kimlere, ne karşılığında devredildiği konusunda yanıt bekliyoruz” dedi.

 

-AYDINLARLA TOPLANTI-

 

Koç, bir gazetecinin “Dün akşam Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde terör ve Kürt sorunun tartışıldığı bir toplantı yapıldı aydınlarla. CHP bu toplantılarda neyi konuşuyor, neyi tartışıyor?” sorusu üzerine, “Türkiye’nin önemli bir sorunu olduğunu söylüyoruz. CHP de bir siyasi parti olarak bu sorun hakkında düşüncesi olan bilhassa akademik dünyadan herkesle onların düşüncelerini öğrenmek çerçevesinde toplantı yapmasından daha değerli bir şey olamaz. O toplantı da ben de vardım. Çeşitli akademisyenler süreçle ilgili öncesi, bugünü ve olası yarının gelişmelerinin kendi akademik pençelerinden değerlendirdiler. Bir yuvarlak masa, bir bilgilenme toplantısı. Görüşü olan herkesi dinlemek zorundayız” dedi.

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 19mayisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.