SOHBETLERE KALDIĞI YERDEN DEVAM
19 Mayıs İlçe Müftüsü Emin Patan; “Yılbaşı Kutlamaları” adı altında gerçekleştirilen, İslam Dininin özüne uymayan tutum ve davranışlarla ilgili bir bilgilendirme yaptı.
Dernek binasında gerçekleştirilen sohbette Müftü Patan değerlendirmesinde şu hususlara değindi: “Ülkemizde 26 Aralık 1925 yılında kabul edilen bir kanunla 1 Ocak 1926 yılından itibaren Miladi takvim kullanılmaya başladı. Yılbaşı denilince Miladi yılın ilk günü olan 1 Ocak kastedilir. Yılbaşı kutlamaları denilince de eski yılın sona erip yeni yıla geçildiği 31 Aralık/1 Ocak gecesi yapılan, dinimizce asla tasvip edilmeyen eğlenceler anlaşılır. Yılbaşı kutlamamaları adı altında gerçekleştirilen eğlenceler ne dinimizde, ne örfümüzde ne de kültürümüzde bulunur. Dolayısıyla yılbaşı kutlamalarının temeli batı kaynaklı, hırıstiyan akidesi temellidir.
Hırıstiyan Batı da miladi takvimin başlangıcı olarak Hz. İsa’nın doğumu esas alınmış, bu durum zamanla diğer ülkeler tarafından da benimsenmiştir. Hıristiyanlık inancı temeline dayanan yılbaşı kutlamalarına bir göz atıldığında İslam’ın hoş karşılamadığı bir takım unsurlar göze çarpmaktadır. Bu kapsamda şunları görmekteyiz. 1-Noel kutlamaları: Hz. İsa’nın doğumunun hatırasına 25 Aralıktan sonra icra edilen ayinlerden bir tanesidir. Gerçekte noel aslı ve mesnedi olmayan efsanevi bir kişiliktir. Güya iyiliği temsil edermiş, çocuklara oyuncak getirirmiş, evlere bacadan girermiş, hediye dağıtırmış. Dinimizde asıl iyiliği temsil eden Allah’tır, gerçek iyi O’dur, dinimiz evlere normal kapıdan başka şekillerde girilmesini hoş karşılamamıştır. Dinimizde hediyeleşme karşılıklı olup tek taraflı değildir. Tek taraflı hediyeler tavsiye edilmemiştir. Dolayısıyla noel baba efsanesinin ifade ettikleri hususlar dinimizle taban tabana zıtlıklar içermektedir. 2-Hz. İsa’yı ilahlaştırma: Hırıstiyan inanç sisteminde Hz. İsa Allah’ın oğlu kabul edilmektedir. Oysa Allah’ın gönderdiği tahrif edilmeyen İncil’de Hz. İsa Allah’ın oğlu olarak kabul edilmemektedir Onların tahrif edilmiş kitaplarında ise böyle kabul edilir. Zaten Rabbimiz Kur’an’da onların bu sapık inançlarına şöyle dikkat çekmiştir. “Yahudiler ‘Üzeyr Allah’ın oğludur’ dediler. Hıristiyanlar da ‘İsa Allah’ın oğludur’ dediler. Bunlar onların ağızlarıyla geveledikleri dayanaksız sözlerdir. Böyle diyerek daha önceki kafirlerin dediklerine özeniyorlar. Allah onların canını alsın. Nasıl da gerçekleri saptırıyorlar.”(Tevbe Suresi, 30. Ayet) İşte yılbaşı eğlencelerinin temelinde Hırıstiyanlarca Allah’ın oğlu kabul edilen anlayış ve temeli olmayan düşünce vardır. Oysa İslama göre Hz. İsa da diğer Peygamberler gibi bir peygamberdir. Bir mucize olarak babasız olarak dünyaya gelmiştir, peygamberlik görevini yapmış, halkını Allah’ın emirlerini yapıp yasaklarından kaçınmaya davet etmiş, eceli gelince de normal bir şekilde ölmüştür, çarmıha gerilmemiştir. Bizim
Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa ise son Peygamber olup, hırıstiyanların Hz. İsa’yı ilahlaştırdıkları gibi kendisinin asla ilahlaştırılmamasını istemiştir, kendisini aşırı övenleri uyarmış ve “Hırıstiyanların Hz. İsayı övdükleri gibi siz beni övmeyiniz, bilin ki ben sadece bir kulum. Benim hakkımda Allah’ın kulu ve elçisidir deyin” (Buhari, Enbiya 48) demiştir. 3-Çam Ağacı: Yılbaşı kutlamalarının bir başka unsuru çam ağacı figürüdür. Çam ağacı Yunan ve Roma kültüründe yer alan bereket tanrısı olarak inanılan Attis tanrısıyla alakalıdır. Güya attis çam ağacında yeniden vücut buluyormuş. Oysa bizim dinimize göre kimse kimsenin vücudunda yeniden yer bulmaz. Ölenin ruhu bir başka canlıya geçmez. Reenkarnasyon inancının (Bir canlının öldükten sonra başka bir canlının vücudunda hayatını devam ettirmesi) İslam Dininde yeri yoktur. Yine yılbaşı kutlamalarındaki çam ağacının ölümsüzlüğü temsil ettiğine, kötü ruh ve cadıları kovduğuna inanılırmış. Oysa ki Dinimiz İslam’a göre ölümsüz olan sadece Allah’tır, kötü ruh ve cadı gibi kavramların dinimizde yeri yoktur. Ruhlarımızı rahata erdiren yahut rahatsız eden hayattayken kendi yaptığımız amellerimizdir.
Yılbaşı gecelerinde alkol kullanımında artış olduğu görülmektedir. Oysaki olgun bir Müslümanın hayatında içkiye yer olamaz. “Ben önemli zamanlarda içerim, sarhoş da olmam” gibi ifadelerin dini tam manasıyla benimsemiş Müslümanın hayatında yeri olamaz. Müslüman olduğu halde içki içenlerin imanı kemale ermemiştir. İçki her zaman haramdır, deva değil derttir, kötülüklerin baş sebebidir, içkinin müsamaha ile karşılanacağı bir zaman dilimi de yoktur. İçmediği halde içki içilen yerlerde isteyerek bulunmak da tehlikelidir. Bu mekanlara doğruları anlatmak için, tebliğ gereği gidilebilir, ama böyle bir gerekçe olmaksızın “Ben gidiyorum ama içmiyorum, kağıt oynamıyorum, sadece bakıyorum” gibi ifadelerin dinimizde yeri yoktur. Çünkü Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah, size indirdiği kitapta O’nun ayetlerinin inkar edildiği ya da hafife alındığını işittiğiniz zaman başka bir konuya geçmedikleri sürece onlarla bir arada oturmamanızı, yoksa sizin de onlar gibi olacağınızı bildirdi.” (Nisa 140)
Yılbaşı kutlamalarında dinin özüne uygun olmayan bir başka unsur hiçbir alın teri olmaksızın bilet alıp yapılacak çekilişten ikramiye kazanmayı beklemektir. Dinimize göre alın terine dayanmayan her türlü kazanç haramdır. Peygamberimiz “İnsanoğlu elinin emeğinden haha hayırlı bir yemek yememiştir. Allah’ın Nebisi Davud Peygamber de kendi elinin emeğini yerdi.” (Buhari, Buyu’, 15) buyurmuştur.
Yılbaşı kutlamalarında yapılanların genellikle hırıstiyan kültürüne benzeme amaçlı olduğu görülmektedir. Oysa dinimizce meşru kabul edilmeyen hususlarda başka din mensuplarına benzemeyi Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: “Her kim bir topluluğa benzemeye çalışırsa o da onlardandır”
(Ahmed b. Hanbel Müsned, II, 50) Buradaki benzeme ilim ve teknikteki benzeme değildir. Buradaki benzeme yahudi, hırıstiyan, budist, materyalist vs. batıl din ve ideolojilerin mensuplarına özgü davranışlarda benzemeyi içerir.
Öyleyse ne yapmalı?
Tek kelimeyle MUHASEBE. Aslında Müslüman her zaman muhasebe yapmalı. “Bugün Allah için ne yaptım” diyerek günlük muhasebe, “geçen haftaki Cuma gününden bu haftaki Cuma gününe kadar sevap haneme neler kattım, yanlışlarımdan neleri azalttım” diyerek haftalık muhasebe, “Bu ay içerisinde kulluk, iyilik, yardımlaşma, kardeşlik adına neler yaptım” diyerek aylık muhasebe ve “Koskoca 365 gün geride kaldı, bu yılı nasıl geçirdim, sevap hanemde iyilikler mi çok kötülükler mi” diyerek yıllık muhasebe.
Rabbim muhasebeyi iyi yapan, geçmişi iyi değerlendiren, geleceği güzel planlayan kullarından eylesin. Rabbim Milletimize huzur, bereket nasip eylesin. 2018 yılını kulluk adına geçmişten daha hayırlı eylesin. Amin” şeklinde konuştu.